Geçilmesi Gereken Bir Ekonomik Davranış Modeli: Türeticilik.

Sıkılmış, gücenmiş, örselenmiş, enerjisiz hayatlarımıza bir heyecan getirdi boykot. “Sahi ya” dedirtecek bir uyanışın fitilini ateşledi desek yeridir. Sahi ya, onca emek karşılığı kazanılan para dediğimiz kağıt ve elektronik formdaki şey nereye gider? Kimlerin cebine girer, daha doğrusu kimi zengin eder? Bu zenginler bizden aldıklarıyla neler yapar? Neyi destekler, nelerin bozulmaması, aksamaması için uğraş verir? Bu sorular bir anda aslında politik canlılar olduğumuzu hatırlatırken, olanlara gözlerini-kulaklarını kapayanların haklarını da “Ya Hep beraber Ya Hiçbirimiz” diyerek korumamız gerektiğini gözler önüne serdi.

Boykot; haksızlık, hukuksuzluk, geleceksizlik üzerine genç kuşağın liderliğinde gündemlerimize düştükten sonra biraz daha tecrübeli olanlarımız, bu konu hakkında okumalar yapanlarımız daha önceden de var olan; lakin ilgimizi henüz çekmemiş olan yeni bir ekonomik davranış modelini önümüze attı:Türeticilik.

Türeticilik

Satın alan kişiler olarak gücümüzün yeni yeni farkına varıyoruz. Etraftan gelen uyaranlar ve eski öğretilerle sorgulamadan verdiğimiz satın alma kararlarının eninde sonunda nasıl içerisinden çıkılmaz bir yapı yarattığını görüyor ve artık bu sistemin böyle gitmeyeceğini haykırıyoruz. Tüketiciden Türetici kavramına geçiş de işte tam bu sırada gerçekleşiyor.

Türetici, verdiği ekonomik kararların nelere kadir olduğunu sorgulayan, tercihlerini etik değerler ve sosyal kaygılar ışığında veren ve olabilecek en adil, sürdürülebilir seçenekleri kovalayan kişileri betimliyor.

Türeticiler, kadın emeğiyle üretilen, küçük, yerel ve dezavantajlı grupların ürettiği ürünleri tercih ederken aynı zamanda bu üreticilerin ne kadar adil, etik ve sürdürülebilir üretim yaptıklarını da inceleyerek karar veriyorlar.

Bu model sayesinde üreticiler ürünlerini büyük ve geliri görece yüksek pazarın alıcılarına aracısız ulaştırma fırsatı yakalarken, yeni adıyla “Türeticiler” de bu üreticilerin hayatta kalarak üretime devam etmelerine olanak sağlıyor.

Peki şehirde türetici nasıl olunur?

Her şeyden önce konforumuzu biraz geride bırakmamız gerekiyor. O her zaman yanı başımızda olan (!) büyük ulusal perakendecilerden ya da o büyük ulusal perakendecilerin farklı bir marka oluşturarak mahalle aralarında bakkallarla rekabete girdiği noktalardan alışverişi kesmek ya da en azından olabildiğince azaltıp yaşadığımız yerde bulunan gıda toplulukları, gıda kooperatifleri, semt pazarları, 2.el satan dükkanlar, adil, etik ve sürdürülebilir iş modeli olan girişimlerden alışveriş yapmamız, takas etkinliklerine dahil olmamız gerekiyor.

Bu ilk başta zor gelebilir; ama birkaç hafta içerisinde yaşadığın yerde yukarıdaki kıstasları karşılayan ne kadar fazla seçenek olduğuna şaşıracak ve kısa zamanda bu yeni tüketim modeline uyum sağlayacaksın.

Unutma;
Her alışveriş bir oylamadır.
Cüzdanın bir pusula, vicdanın bir rehberdir.
Yerelden al, birlikte yol al.

Ve paramızı neye harcıyorsak oyuz.

Veganİstasyon

About Veganİstasyon

Veganİstasyon yönetici hesabıdır.

View all posts by Veganİstasyon →

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir