İnsan canlısı -diğer canlıların aksine- doğumuyla birlikte oldukça savunmasız ve uzunca bir süre yardıma muhtaç olduğu için hayatı ailesinin onu yönlendirdiği şekilde algılayabiliyor. Yeterli olgunluğa ulaşıldığında dahi çocukluk dönemlerinde edinilen alışkanlıklar pek sorgulamıyor ya da alışkanlıklardan vazgeçme noktasında zorluklar yaşanıyor. Gıda konusu da bu açıdan bakıldığında oldukça geleneksel kaldığımız bir konu. Öyle ki kendini olabildiğince yetiştirmiş, hayatı sorgulayan, kendisine biçilmişi kabul etmeyen, yeniliklere oldukça açık, empati yeteneği ve EQ’su yüksek kişiler dahi iş beslenmeye geldiğinde beklenmedik bir şekilde alışkanlıklarını savunurken ısrarcı davranabiliyor.
Çocuk ve aile arasında genellikle kurulan bu derin ve sızdırmaz bağ karşında sistem, gelecek nesillerin tüketicilerini oluşturacak ve bir sonraki tüketicileri hayata getirecek bu topluluğu elde tutabilmek için işini sağlama almayı ihmal etmiyor.
Çocukluğumuz boyunca Sylvester’in Tweety’i, Tom’un Jerry’i, Çakal’ın da RoadRunner’ı kovaladığı sahneleri büyülenerek izliyor ve hayatla ilgili bir takım çıkarımlara varıyoruz. Her ne kadar; insan yetenekleri bahşedilmiş, eril bir şekilde resmedilmiş bu karakterler emellerine ulaşamıyor olsa da akla hayale gelmeyecek yöntemlerle bir türün bir başka türü avlama ve mideye indirme düşüncesi, küçük ve romantik kafalarımızda olağanlaştırılıyor.
Söz konusu bu dönem, aynı zamanda ağız tadımızın geliştiği ve olgunlaşma çağında vereceğimiz kararların şekillendiği değerli bir dönem. Öyle ki son yapılan bilimsel araştırmalar, yetişkinlik çağında ortaya çıkan obeziteyi çocukluk çağındaki çevresel ortam ve duygu dünyasının yanı sıra yeme alışkanlarıyla da ilintilendiriyor.
Bu noktada, çocukluk çağında edinilmiş bilgi ve deneyimler, gelecekteki hayatımızı tam anlamıyla şekillendiriyor. Bu sebeple ki yukarıdaki satırlarda değindiğimiz kişiler dahi, iş hayvansal gıdaları diyetimizden çıkartmaya geldiğinde olabildiğince korumacı bir yaklaşım içerisinde olabiliyorlar.
Vegan Beslenmeye Verilen Tepkiler
Duymaktan sıkıldığımız, sığ kalan, bazen de biz veganları trollemek için kullanılan bazı eleştirilere konuya uzak olabilecek insanları da göz önüne alarak kısa kısa cevaplar vererek geçecek ve artık biraz daha derin olanlara odaklanacağız.
“Doğada güçlü olan güçsüzü yer.”
İnsan dışı hayvanlar (özellikle vahşi doğada)hayatta kalma içgüdüleriyle davranırlar, insanlarda olduğu gibi ahlaki sorumlulukları yoktur.
“Bitkiler de acı çekiyor.”
Hayır çekmiyorlar. Sadece dış dünyaya tepki veriyorlar. Bu gezegende merkezi sinir sistemi olmayan hiçbir canlı acı çekmiyor.
“Biz onları yemezsek o kadar hayvan ne olacak?”
Senede 90 milyar kara hayvanını sırf biz yiyelim diye besliyor ve öldürüyoruz. Normalde doğal denge gereği o kadar kalabalık değiller.
”Proteini nereden alıyorsunuz?”
Proteini her yerden alıyoruz. Bitkiler ve bakliyatlar birer protein deposu. Dünya üzerinde protein eksikliğinden sağlık sorunu yaşan yok; ama protein fazlalığından var.
”Ya B12?”
B12 bir bakteri ve toprakta bulunuyor. Hayvanlar doğal olmayan gıdalarla beslendikleri için hayvansal ürün tüketenlerde dahi B12 eksikliği mevcut. Basit bir gıda takviyesiyle B12 eksikliğini kolayca çözebiliyoruz.
“Benim babaanem 100 yaşına kadar et ve tereyağıyla beslendi.”
Beslenme, genel sağlık noktasında oldukça önemli olsa da tek başına bir belirleyici değil. Çevre, insan ilişkileri, hareketli yaşam, uyku, stres yönetimi, hayatta bir amacınızın olması gibi konular da genel sağlığımız üzerinde söz sahibi.
Hadi Biraz Daha Derinleşelim
İnsan Et Yemiyor Muydu?
Kesinlikle yiyorduk. Bununla ilgili hiçbir şüphe yok. Yüzbinlerce yıl önce bu gezegende ortaya çıkan ilk insansı temsilciler, neyi neden yaptığını bilmiyor, yalnızca içgdüleriyle hareket ediyorlardı. Türlerin yok olması, ekolojinin bozulması, etik telaşlar onlar için birer başlık değildi. Zaten başlarda dünyada değişiklik yapacak kadar da baskın değillerdi. Onlar için tek şey, ne olursa olsun hayatta kalabilmekti. Bunun için çevresinde bulabildiği her kaynağı tüketti, kaynak tükenince başka bir yere geçti ve orada çoğaldı. Bu sırada gelişti, birlikte iş yapmayı öğrendi, aletler üretti, denizleri, adaları, yeni kara parçalarını, yeni toplukları gözüne kestirdi. Günün sonunda gezegenin görece çelimsiz, kassız, soğuğa dayanamayan, yavaş koşan, aletleri olmadan yetersiz olan bu misafiri; geliştirdiği yetenekler, zekası ve hikaye anlatma yeteneğiyle dünyayı hükümranlığı altına aldı.
Günümüzde, beslenme şeklimizi yukarıdaki yolculuğumuzu esas alarak savunsak da aslında ağız tadımız ağır basıyor ve süreci işimize geldiği gibi yorumluyoruz. İlk başta neyi neden yaptığını bilmeyen, elinin altında oldukça kısıtlı imkanlar olan insanların izlediği yolu bugün de izlememizin olağan olduğu varsayımına kendimizi inandırıyoruz.
Vegan Ürünler Tatsız mı?
Gıdanın her yerde bulunabildiği ve saklanabildiği günümüz dünyasında, alıştığımız, alıştırıldığımız lezzetleri ikame edebilen, hayvansal gıda dokusuna oldukça yaklaşan, besleyici, fiyatları gün geçtikçe uygun hale gelen ve birçok kalemde de hayvansal ürünlerden artık daha ucuz olan bitkisel alternatifler bulunuyor. Geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında ülkemizde üretilmekte olan oldukça başarılı ürünler var ve birçokları da raflarda yerlerini almayı bekliyor.
Vegan Ürünlerin İçerisinde Ne Var?
Üründen ürüne değişiyor olsa da ana girdiler genelde; bezelye, soya fasulyesi, bakla, pirinç, kaju, badem, buğday ve sebzelerin kendilerinden oluşuyor. Günün sonunda içinde ne olduğu bildiğin, kimsenin canını acıtmayan bir şeyle besleniyor olmak paha biçilemez.
Veganlığın Sağlıkla bir İlişkisi Var mı?
Dünya Sağlık Örgütü’nden, dünyanın önde gelen ülkelerinin sağlık bakanlıklarına, kalp ve kanser derneklerine kadar hemen her kuruluş, dengeli ve büyük oranda bitkisel gıdalardan oluşan bir diyetin olabilecek en doğru beslenme şekli olduğunu söylüyor. Pek tabi, vegan olup da tek tip beslenmek de mümkün. Tabağınızı yeterli ve dengeli doldurmazsanız, hangi beslenme tarzı olursa olsun sorun yaşama olasılığınız olacaktır.
Vegan Beslenme Tek Tip Beslenme mi?
Bir diyete takılı ya da sadık kalan insanların tek tip beslenerek yetersiz gıda alımında bulunduğu düşüncesine de zaman zaman rast geliriz. Vegan beslenmede yer alan yüzlerce sebze, meyve, kabuklu kabuksuz kuru yemiş, bakliyatın binbir çeşidini ve bunların milyonlarca (evet milyonlarca) kombinasyonunu aklımıza getirdiğimizde yemeğimize katacağımız et parçalarının bizi tek tip beslenmeden çıkartacağını iddia etmek gerçeklikten uzak kalıyor.
Veganlık İnsanlığı Bitirme Projesi mi?
Bill Gates’in insanlığı bitirmek için yapay et projesini başlattığı ya da veganlığın insanlığı güçsüz bırakmak, düşünce gücünü elinden alarak onları kolayca yönetmek için dünyayı yönetenler tarafından planlanmış bir yöntem olduğu söylemlerine bir yerlerde denk gelmişsinizdir.
İnsan, önemli sonuçlar doğuran büyük şeyler olduğunda, bunun derin bir planın parçası olduğu fikrine oldukça yatkındır ve konunun büyüklüğüne yaraşır bir açıklama arama eğilimine girer. Bunun sadece etik sebeplerle, aşkla, sevgiyle şekillenebileceği fikri, bize mantıklı gelmez ve arka tarafta aktörler ararız; çünkü yüzbinlerce yıllık beslenme şeklimizi (beslenmemizin sadece bir parçasını oluşturan) değiştirmek, o lezzetten kendimizi etik kaygılar uğruna mahrum bırakmak ancak ve ancak dünyayı değiştirmek için planlar yapan, özel takvimleri olanların projesi olmalıdır.
Bu noktada, vegan beslenmeye savunma geliştirenlerle, bilim karşıtlığı yapanları ve iklim felaketini inkar edenlerin çoğu zaman aynı saflarda yer aldığını gözlemlersiniz. Bu durum tüm dünyada insan ırkı içerisinde oldukça yaygındır.
Veganlıkla İklim Felaketi Arasındaki İlişki Nereden Geliyor?
Son 150 yılda dünyanın dengesini onarması oldukça zor olacak şekilde bozduk.
Sera gazları, insan eliyle havaya salınan gazların tümüne verilen ad. Basit anlatımıyla bu gazlar, gezegenimizi bir örtü gibi sarıyor ve güneşten gelen ışınların yeryüzünden yansıyarak güneşe geri dönmesini belli bir miktarda etkiliyor. Hal böyle olunca da gezegenimiz, olması gerekenden daha sıcak bir hale bürünüyor. Dünya gezegeni oluştuğundan beri, sıcak ve soğuk hava dönemlerini belli bir döngü içerisinde yaşıyor olsa da bu seferki biraz farklı. Milyarlarca yıl içerisinde toprağa hapsolmuş olan fosil yakıtları bulduktan sonra onları (2oo yıl içerisinde) atmosfere o kadar hızlı tekrar saldık ki dünya bunu tolere edemedi. Bu sebeple, karbon yutakları olan denizler ısınmaya ve asit seviyeleri artmaya başladı. Bu durum, okyanus altı akıntılarının yönünü değiştirerek iklimi etkilemeye başladı ve denizlerdeki ekosistemleri olumsuz etkiledi. Diğer bir karbon yutak alanları olan ormanları ise ya yaktık, ya onlardan mobilyalar yaptık ya da gıda sistemimiz için yetiştirdiğimiz hayvanları beslemek keserek bu yutakları tarım arazilerine çevirdik. Bu arazilerde üretilen hayvan gıdası için yeraltı / üstü sularını kirleten nitrojen ve fosfor içeren gübreler ürettik, hayvanların dışkıları için devasa havuzlar kazarak toprağın ve suyun kirlenmesine müsaade ettik, hayvanlar hastalanmasın diye insan için 1 yılda kullanılan antibiyotiğin iki katı kadar antibiyotik üreterek hayvanlara verdik, hayvanların barınması ve yönetim için yerler inşa ettik, milyarlarcasını beslerken karbondioksitten katbekat daha tehlikeli olan metan gazı üretmelerine göz yumduk, kesim ve sağma süreçleri için makinalar ürettik, hayvanları canlı halde ya da et formunda bir yerden bir yere taşımak için kara ve deniz araçlarını kullandık.
Görüğünüz gibi tüm bu süreçlerin hepsinde fosil yakıtlar kullandık ve atmosfere sera gazları saldık. Yani aslında tabağımızdaki şey bir gıdadan daha fazlası!
Bitki Tarımının Sera Gazlarına Hiç mi Katkısı Yok?
Elbette ki var. Buradaki soru, hangi beslenme çeşidinin gezegen ve üzerindeki tüm misafirler için daha yararlı olacağı. Küresel gıda sistemi, (tarım ve hayvancılık) dünya genelinde tek başına en büyük sera gazı salımına neden olan sektördür ve küresel sera gazı emisyonlarının üçte birinden fazlasından sorumludur. Hayvancılık, küresel gıda emisyonlarının yaklaşık %58’inden sorumlu olup, bitkisel gıdaların payı yaklaşık %29’dur. Bu, dünya genelindeki kalorilerin sadece %18’ini ve proteinin %37’sini sağlayan hayvansal gıdaların neden olduğu emisyonların bitkisel gıdalardan iki kat fazla olduğu anlamına gelir. (Plantbased Treaty, 2024 Güvenli & Adil Raporu) Vegan bir beslenme ihtiyacımız olan her bir kalori için daha az karbon ayak izi demek olacaktır.
Gün Sonu Raporu
Üzerinde rahatça yaşanacak bir dünya kalmadıktan sonra tabağımızdakinin, kıyafetlerimizin ya da işlerimizin hiçbir anlamı olmayacak. Hem hendimiz hem de gelecek nesiller için şimdiden dünyanın alacağı hali düşünmemiz gerekiyor ve IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) tarafından belirlenen küresel sıcaklıkları yakalamak için sera gazın azaltımına gitmemiz gerekiyor. Bunun için yapabileceğimiz en kolay şey beslenmemizi değiştirmek. Ağzımızın tadının bir başkasının acısı olması için artık hiçbir sebep yok. Evet bunun herkes için hemen mümkün olmayacağını biliyoruz; ama her şeyin sadece bir adımla başladığı gerçeğini göz ardı etmeyelim. Hem kendin, hem gezegen, hem de üzerinde yaşayanlar için buna değer.
Aklı başında olan ve biraz empati yapabilen herkes, sömürünün ve acı çektirmenin yanlış olduğu önermesini doğrular ve ölüm karşısında daima hayatı savunur.
Yaşama bir şans verirken farklı lezzetlere de kendini açmak istiyorsan, seni tanıştırmak istediklerimiz var:
VitaVegantis
Vegan sucuk ve sosis olur muymuş bir bak bakalım.
EatVappy
EatVappy ürünleriyle yapılan bir sandviçi hayvansal ürünlerle yapılan bir sandviçten ayırabilenlere bizden istediği EatVappy hediye.
Furora
Biri vegan peynir mi dedi?
YaşamFoods
Pirinçten yoğurt yapılabildiğini biliyor muydun?
Veganki
Evet, vegan ayranlar vardır.
Nilky
Bitkisel süt ve yoğurt için çalınacak kapı.
Cico Cebali
Kajudan sanat yapabilir misin Abidin?
Itz Nutz
Aman Tanrım! Ne kaçırdığını gerçekten bilmiyorsun!
Ottan
Daha neler, vegan yumurta mı?
Cheezmir
İzmir’den dünyaya armağan edilen vegan peynir.
EverFresh
Tofuyu sadece Asyalılar mı yapar sandın sen?
Fomilk
Bitkisel sütten peynire, o bir marka!
LetheVegan
Sucuk onun işi!
Şayan
Vegan baklava da olmasın ya hu!
Vegan Gurme Food
İçli köfte aşkına!
Cotti Cotti
Evet, pizzamız da var.
Privegi
Sebze krallığı
Veggy
Burger, schnitzel, nugget ve diğerleri… İşte asıl bunu seviyoruz!
Et Yok
Almanya’da doğdu İzmirli oldu! Ne de güzel oldu.
Newer Foods
Kebap bile yapıyorlar. Şaşırmış bunlar.
Yok Et
Evet içinde et yok; ama tadı aynı. Akıl ermiyor.
ORFA
Köfteden sosise, peynirden soslara. Sana ne lazım?
Kendine biraz zaman ver, içini dinleyerek kendin ve çevren için bir şeyler yap ve yavaş yavaş yeni bir dünyanın kapısını arala.
Bunca seçenek arasında bocalayacağına eminiz, bu yüzden Veganİstasyon var. İster web sitemizi , istersen Şişli’deki mağazamızı ziyaret et. Aradığın her şeyi ve fazlasını bulacaksın.
Ozan Keçecioğlu kaleminden.