Sevgili Ralph ve diğerleri,
Sesiniz bu defa gerçekten duyuldu. Daha önce duyan bizler bu duruma pek sevindik. Sonunda gözkapakları aranılıyor ve sis perdesi bir nebze olsa dahi kalkıyor dedik. Ta ki size üzüldüğünü öğlen bildiren kişinin, akşam yemek tabağında bir canlı kalıntısı paylaştığını görene kadar.
Sadece bu durumla da kalmadı. Bir taşla iki kuş nasıl vurulur mantığındaki biz, sizlerin canınızın yandığı, yaşam hakkınızın elinizden alındığı filmi paylaşıp kar elde edecek şekilde işbirliğine dönüştürdük. Bunları duyduğunda şaşırmayacağına eminim çünkü biz insanların ahlakı, bu şekilde olmasa sen şu an bu kadar trajik bir şekilde popüler olamazdın. Senin de dediğin gibi doğada özgür olabilir ya da hiç var olmazdın.
Halbuki sen farklıydın Ralph, sevimliydin de üstelik. İtiraf etmeliyim ki senin yerine deneylerde kullanılan kardeşin sıçan Latte olsaydı bu film belki bu kadar dikkat çekmezdi. Çünkü biz insanlar için sevimli ya da güzel değilsen bu acıları çekmen hatta bizim faydamız için ölmen sana müstahak. Ahlak dışı fayda sağlamak söz konusu olunca daha doğrusu bizim iyiliğimiz ön planda olunca sen acı çekmeyen, duyguları olmayan bir malsın. Bu nedenle sana istediğimiz şekilde davranabiliriz. Çünkü bizler en üstün tür, hiyerarşinin başıyız.
Tavşan Ralph
Türümüzün öz eleştirisi mi?
Sana da tanıdık geldi mi? Benim için çağrışımı, 20.yy’da İkinci Dünya Savaşı süreci ile Nazi Almanya’sında karşımıza çıkan Hitler. Şu an hala konuşulmakta ve genel olarak eleştirilmekte olan, aynı zamanda zafere giden yol için doğruluk gerekmediğini savunan, ahlakı yok sayan bir diktatör. Onun yaptırımları, ırk ayrımı ve yaşattığı onca acıdan bizim sizlere yaptıklarımızın ne farkı var ki? Tek farkı, tür ayrımı. Ve biz bunları size yaşatırken 21.yy’dayız sevgili dostum. Aradan günler, aylar, yıllar geçse dahi canilik baki kalabilmekte. Çünkü bizler doğada ayağımızın değdiği taşı yok sayıp elmas için canı değersiz görenleriz. Madenler için ağaçları köklerinden söken, karafatma görünce tiksinen fakat uğurböceği için şarkılar söyleyen bir türüz işte.
Ralph, biliyorum çok canın yanmakta. Hatta bu yazdıklarım sana ulaşmayacak bile. Çünkü filmle birlikte çok ses getirdiğin için seni çoktan kurban ettiler belki de. Nasıl olsa senden çok var, kimse anlamaz ki yokluğunu. Ama insanlar yani biz, şu an sadece kozmetik sektörü gerçeğini bir nebze de olsa gördük seninle. Peki ya ilaç, yemek, giyim ve diğer sektörler? Keşke hepiniz senin gibi konuşsa ya dostum. Keşke hepinizin acısını senin ürkek, çaresiz ve kabullenmiş o masum bakışınla yansıtsak. Yine “se, sa”lara düşmüş bir insancığın çaresiz kelimeleri işte bunlar.
Tavşan Ralph
İnsan olma vasfına dair
Biz, hiç sizin gibi karşılıksız sevgide kalamadık Ralph. Sen, hayvan olarak türünün en iyi hali ile potansiyelini sunarken biz insan olamayıp seni gasp ettik. Sorgulamadan, önümüze sunulan bilgileri alıp giydik üzerimize. Bu bize uyar mı diye düşünmeden. Yani işin özü şu ki, biz insan olmayı hala beceremedik sevgili dostum.
İnsan olmak.. ne güzel bir erdem olsa gerek. Başlangıçtan sona değin deneyimlediklerinle, etik seçimlerinle, bilincinle var olmak. Bu yola baş koyan, deneyen bizler, veganlar şimdi yüksek sesle haykırıyoruz. Türümüzden gözleri aralanmaya başlayanlara.
Sevgili insan olma çabasındaki insan, evet sen.
Her şey seninle ve bağlantılı olduğun dünya ile ilgili. Ve sen dünyanın geri kalanından hele ki bu acılardan bağımsız olamazsın. Hadi gel birlikte haykıralım.
Deneye hayır! Türlerin yaşam hakkı gaspına, saygısızlığına hayır! Yanlış öğretilmiş tüm ahlaksızlığa hayır!
Sesimiz giderek artıyor.
Yeterli olmasa da bizi duyuyor musun Ralph?