DiyetistenBeslenmek Bireysel Bir Tercih Değilse?
30 May 2025-Bilge Sever
Image

“Beslenmek Bireysel Bir Tercih Değilse?”

Sağlıklı beslenmekten söz ederken çoğu zaman sadece içerik konuşuyoruz: protein ne kadar, posa yeterli mi, katkı maddesi var mı… Ama aslında tabağımıza gelen her şeyin bir hikâyesi var. Ve o hikâye sadece üretim sürecinde değil, sistemin bütün yapısında gizli. Vegan olmak, etik beslenmeyi seçmek bu hikâyeyi değiştirme çabasının bir parçası. Ama bazen ne kadar çabalarsak çabalayalım, sistemin bizi sıkıştırdığı duvarlar her öğünde yeniden karşımıza çıkıyor.

Aynı ürünün bir ülkede temiz, katkısız versiyonu varken, başka bir ülkede raf ömrü uzatılmış, ucuzlatılmış hali satılıyor. Aynı ülkenin içinde bile semtine göre raf değişiyor. Sağlıklı olmak için “doğru tercih” yapmamız bekleniyor ama çoğu insanın önünde gerçek bir seçenek bile yok. O yüzden artık konuşmamız gereken şey “tercih” değil, erişim.

Veganlık, sadece ne yemediğimizle ilgili değil; neye göz yummadığımızla da ilgili. Pestisit kalıntılarıyla dolu bir domatesin ardındaki görünmeyen emeği sorgulamak da bu farkındalığın bir parçası. Çünkü o domatesi yıkamakla sorun çözülmüyor. O tarlada sigortasız çalışan işçinin hakkı da, toprakta kalan zehir de hâlâ bizim tabağımızda.

Bu yüzden sağlıklı beslenmeye dair her cümlede artık üretim zincirini de konuşmalıyız. Etik olup olmadığına, emeğe, adalete, şirketin kime ait olduğuna bakmalıyız. Çünkü raflarda sadece ürün yok. Raflarda sistem var. Ve biz, sadece kendimiz için değil, herkes için konuşmadan gerçekten sağlıklı beslenmiş sayılmayız.

Çünkü bugün beslenme dediğimiz şey; yalnızca bedeni değil, vicdanı da doyurmak zorunda. İçeriği temiz diye vicdansızca üretilmiş bir ürünü almak artık “kişisel” değil, politik bir seçim. Aynı etiketi taşıyan iki ürün, çok farklı hikâyelere sahip olabilir. Ve biz hangisini aldığımız kadar, hangisini almamayı seçtiğimizle de bir duruş sergiliyoruz.

Sağlıklı bir toplum, yalnızca bireysel farkındalıkla kurulmaz. Bunun için gıda adaleti gerekir. Bilgiye, temiz ürüne, etik markalara, güvenli üretime eşit erişim gerekir. Ve biz bu eşitsizliğin farkındaysak, yalnızca kendi tabağımızı değil, hepimizin sofrasını savunmamız gerekir. Çünkü gıda hakkı bir ayrıcalık değil, temel bir haktır.

Yazan: Diyetisyen Bilge Sever