Bilgehan Kadıoğlu / 2025 / Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık
İnsanın hayvanlar üzerindeki tahakkümü çoğu zaman sadece “vicdani bir mesele” olarak ele alınıyor. Oysa mesele bundan çok daha derin: tarihsel, ekonomik, ideolojik ve kültürel boyutları olan bir sistemden bahsediyoruz. Türcülük, yalnızca hayvanlara bakış açımızı değil; sofralarımızı, dilimizi, masallarımızı, üretim ilişkilerimizi ve hatta ahlak anlayışımızı şekillendiren bir yapı.
Bugün soframızda gördüğümüz sıradan bir yemek, aslında kapitalist üretim ilişkilerinin, patriyarkanın ve türcülüğün iç içe geçtiği bir ideolojik zincirin parçası. Masallarda hayvanların bize “sevimli yardımcılar” ya da “kurnaz düşmanlar” olarak sunulması da aynı zincirin başka bir halkası. Bu küçük gibi görünen detaylar, insan dışındaki tüm canlıların yaşam hakkını yok sayan bir tahakküm kültürünün taşıyıcıları.
Marx’tan Foucault’ya, Althusser’den Lacan’a uzanan düşünsel hat üzerinde inşa edilen bu yaklaşım, bize şunu söylüyor: Hakikatin illüzyonu günlük hayatımızın her yerine sinmiş durumda. Hayvanların köleleştirilmesi yalnızca çiftliklerde değil, çocuk kitaplarının masum sayfalarında, reklamlarda, alışkanlıklarımızda da yeniden üretiliyor.
Tam da bu nedenle veganlık, yalnızca bir beslenme biçimi değil. Veganlık, kapitalizmin, patriyarkanın ve türcülüğün tahakküm mekanizmalarına karşı bir direnç hattı kurmak demek. Tüm türlerin özgürlüğünü savunan bir etik duruş ve politik bir irade demek.
Bu çağrı sadece veganlara değil; etik sorumluluk taşıyan, adalet duygusunu merkezine alan herkese yöneliyor. Yeni bir dünyanın mümkün olduğunu söylemekle kalmıyor; bu dünyanın hangi taşlarla örülmesi gerektiğini de gösteriyor.
Artık sadece insan özgürlüğünü değil, tüm türlerin özgürlüğünü konuşma zamanı.
Satın alma linki: https://veganistasyon.com/kitap--iktidar-tahakkum-ve-vegan-yeni-dunya